Başlarken

Editor-in-Chief Lecture


Article Title [Persian]

Başlarken

Ramazan öncüsü, hayırla, bereketle gelen aylar (Recep ve Şaban); sessiz, sakin; fakat dolu dolu bir feyzin taşıp bütün gönülleri saracağı mübarek günlerin yakın olduğunun emareleri ve işaretleri gibidirler. Gönlünü Allah’ın arşı yapmış insan, bu ayların ilk günüyle Ramazanın girdiğini hissetmeye başlar ve birkaç adım ileride kendini bekleyen bir bereket ayını olabildiğince değerlendirebilmek için şimdiden, sergileyeceği kulluğu itibariyle bütün duygularını bir kere daha gözden geçirir.

Tüm İslam coğrafyasında zamanlar Ramazana ve Ramazanın manevi hazzına, havasına göre ayarlanır. Bu iklimin ruhları, akılları, yaşamı, bakışı, duruşu, sözleri doğrudan değiştirici etkisi vardır. Oruç mevsiminde gecenin gündüzün rengi değişir, çiçeklerin kokusu değişir, yaşamın ritmi değişir, sözlerin anlamı değişir. Ramazan bir müjde ayıdır, bir kurtuluş iklimidir. Ruh parıltısıyla bütün karanlıkların çökertildiği bir mevsimdir. Ramazan, azimle ve irade ile kulluğun dünyasını inşa etmektir. Bu yönüyle Ramazan orucu bütün toplumu tüm katmanlarıyla kuşatan sosyal işleyişin her ayrıntısına sirayet eden bir ibadettir. Aşk ve imanla dolan yürekler birbirlerine yanaşır, kalpler birbirine tutunur; erdem, iyilik, yardımlaşma çoğalır, sevaplar günahların geçmesine izin vermeyecek şekilde tutar. Anlayışlı, sevgi dolu, öfkesiz, kaprissiz, hasetsiz, her an Allah’ın gözetiminde olduğunu bilen nefis, Allah’a yönelerek, ona yönelişi yaşam stili haline dönüştürür. Ramazan ayında oruç tutan-tutmayan herkesin fark ettiği bütün insanları etkileyen iklimin farklılığı işte buradan gelmektedir.

İnsan için her saniye, her salise sonsuzluğa açılan bir zaman parçası olmaya namzettir. Bu Ramazan, o sonsuz hayatımızın kaderdenk anını içinde saklıyor olabilir. Ebedî saadet veya ebedi şekavete açılan bir anı, bir yol ayrımını. Amele götüren ihlâslı niyetlerimizle kazanacağız rahmet, mağfiret ve beraat fermanlarını. Kıyam, rükû ve secdelerimizdeki samimiyet ve ne kadar zavallı, aciz ve fakir olduğumuzla.

Ramazan ayı, bayram ayıdır aslında. Niçin olmasın ki? Zira insanlar için saadet yolunun kılavuzu Kuran bu ayda indirilmeye başlanmıştır, bin aydan hayırlı kadir gecesi bu aydadır, bu ayda cennetin kapıları ardına kadar açılır, cehennem kapıları da tamamen kapatılır ve azgın şeytanlar zincire vurulurlar. Bunlar Allah Resulü’nün) beyanları, kuru ümit edebiyatı değil. Bir kazanma ayıdır Ramazan. Öteleri, cennetleri, Rabbi ve Rabbin hoşnutluğunu kazanma ayı. Ramazanın her anı böyle bir kazancı sağlayıcı özelliğe sahiptir. Oruçlar, namazlar, dualar, münacatlar, iftarlar, sahurlar, sadakalar, fitreler. Hepsi birer sevap makinesi gibi işler, uygulayıcılarını sonsuz nimet ve saadetlere eriştirir.

Merhameti geniş olan Allah, her hayırlı amele yedi, yetmiş, yedi yüz ve hatta daha fazla sevap verirken, Ramazan orucunun sevabına ise bedel koymamıştır. “Ramazan orucu benimdir, benim içindir. Madem kulum benim için şehvetini ve yemeğini terk ediyor. Ben de onu dilediğim gibi mükâfatlandıracağım” buyurmuştur. Mükâfatının ne olduğunu bildirmemiştir. Belli ki insanoğlunun idrak sınırlarını aşkın bir payedir bu.

Oruç nefeslerden ve nefislerden başlayıp gittikçe genişleyen etki alanına sahip olması itibariyle tam ve gerçek anlamda değişim rüzgârı demektir. Oruç bu anlamda kalplerin inkılâba hazırlanmasıdır: insanın kendi içinde kendisine karşı bir başkaldırısı, şeytan hükümetini devirerek ilahi hâkimiyeti yerleştirmesidir. Kendiliğinden örgütlenmiş kalpler, toplumu ve yaşamı derinden sararak ancak bu kadar sarsar, çekim merkezinde aşk ve tevhit olan bir medeniyeti ancak bu denli özgün ve içten soluklandırır.

Saadet asrında Ramazan ayı yaklaştığı zaman Neb-i Ekrem hemen minbere çıkar ve müminleri bu ayı karşılamaya şöyle hazırlardı: “Ey İnsanlar! Şüphesiz Ramazan ayı, Allah katında en üstün aydır. Bu ayın günleri, geceleri ve saatleri en faziletlidir. Allah bu ayda sizi kendi ziyafetine davet ederek, sizlere değer vermiştir. Nefesleriniz zikir, uykularınız ibadet, amelleriniz makbul ve dualarınız kabul etmiştir. Öyleyse doğru niyet ve temiz bir kalple Allah’a dua edin ki; size bu ayın orucunu tutmaya, Kuran’ını okumaya muvaffak etsin şüphesiz halkın en kötüsü bu ayda bağışlanmayanlardır.” Başka bir beyanındaysa şöyle buyurmuştur: “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır.”

İşte Mübarek Ramazan ayı böylesine bereketli ve kutsal bir ay. Elimizden geldiğince bu aydan en güzel şekilde faydalanmalıyız, aksi takdirde yine on bir ay beklemek zorunda kalacağız.

Ve Misbah dergisi olarak böyle bir ayda ve zamanda sizlere misafir olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Umarız bu ayın bereketiyle dergimizin 7/8. sayısı sizlere faydalı olur ve Yüce Allah’ın yolunda ilerlememize bir katkı sağlar.

Tevfik Allah’tandır.